Sosyal girişimin tanımına baktığımızda aslında isminin oluştuğu iki sözcüğün tam anlamını karşıladığını görebiliriz. Toplumsal bir soruna çözüm geliştirmek adına faaliyetler gösteren girişimlere sosyal girişim deniyor. Böylelikle, yürütülen faaliyetler ve elde edilen kâr belirlenmiş sosyal hedefe yönelik bir araç görevi görüyor.
Sosyal girişimlerin 3 ortak özelliğinden bahsedebiliriz:
Sosyal girişimler, bir yandan çözmeye çalıştıkları toplumsal sorunla ilgili fayda sağlarken, aynı zamanda ekonomik değer ve istihdam imkânı da yaratıyor. Örneğin, Avrupa Komisyonu verilerine göre, Avrupa Birliği’ndeki sosyal işletmeler 11 milyon insana istihdam oluşturuyor. Sosyal girişimi tanımladık, tabii bu kavram sosyal girişimci kimdir, nasıl olmalıdır gibi soruları da beraberinde getiriyor. Özellikle genç sosyal girişimcilerde olması gereken özellikleri UNICEF şu şekilde tanımlıyor: “vizyoner, becerikli, engeller karşısında pes etmeyen, eleştiriye ve iyileşmeye açık, kendini misyonuna adayan ve yenilikçi”.
Türkiye’de Sosyal Girişimcilik
Dünya’da 1980’lerden beri yaygınlaşan bir kavram olan sosyal girişimcilik ülkemizde özellikle son 10 yıldır önem kazanan bir kavram. Kavram hala yeni olsa da ülkemizde yaklaşık 9000 sosyal girişim bulunuyor. 2019’ndan beri ülkemizde sosyal girişimciliği yaygınlaştırmak ve ekosistemin sorunlarına destek olabilmek adına Türkiye Sosyal Girişimcilik Ağı faaliyet gösteriyor. Bu sayede sosyal girişimciler, sivil toplum, kamu ve özel kuruluşlar ve aktif vatandaşlar ile bir araya gelebiliyor.
Dünyanın ilk ve en geniş sosyal girişimcilik platformu olan Ashoka, her yıl Türkiye’de de sosyal girişimler için destek oluşturuyor. Son yıllarda Türkiye’de Ashoka’nın da desteklediği, KODA (Köy Okulları Değişim Ağı), NetBlocks , Otsimo, E-bursum gibi sosyal girişimler ön plana çıkıyor. Türkiye’de sosyal girişimlerin durumuyla ilgili daha fazla bilgi edinmek isterseniz Türkiye’de Sosyal Girişimcilik Ne Durumda yazımızı okuyabilirsiniz.
Kaynak: Medium, British Council, UNICEF